Kış Uykusuna Yatan Hayvanlar Beslenmeden Nasıl Aylarca Yaşayabiliyorlar?

Kış Uykusuna Yatan Hayvanlar Beslenmeden Nasıl Aylarca Yaşayabiliyorlar?

Hayvanların hareketi de cansız makinaların, motorların hareketleri gibi yakıtla temin edilir. Tabiî hayvanların yegâne yakıtları yiyecekleridir. Kışın yiyecek bulunmadığı için yakıt sar fiyatını asgariye indirirler.

Vücutlarına depo ettikleri yağı azar azar kullanırlar. Bir çukura kıvrılıp hareket etmeden derin kış uykusuna dalarlar. Kış uykusu, bizim 7 – 8 saatlik uykuya benzemez. İradeleri dışında bütün metabolizma faaliyetleri yavaşlar. Bu yavaşlama kalp atışlarına, nefes alışlarına kadar varır… Şimdi, Avrupa’da yaşayan küçük sincap faresini ele alalım.

Bu hayvanın normal vücut sıcaklığı 40 derecedir. Kış uykusu sırasında, sanki bir anahtarla çevirir gibi bu sıcaklığı, suyun donma derecesinin (yani sıfır derecenin) biraz üzerine çevirir. Vücut metabolizması oldukça yavaşlar. Nefes alması da çok yavaşlar. Normal kalp atışları dakikada 300′den 7 -10′a kadar düşer. Bu organlar hayvanın iradesi dışında çalışır. Demek ki bir başka irade, bu işi organize ediyor.

Hayvanın beyninin elektriksel faaliyeti o kadar yavaşlar ki, beyin adeta durur. İnsanlardaki diz bükme gibi normal vücut refleksleri de durur. Fakat bu hareketsizliğin mühim bir tehlikesi vardır. Çok soğuklarda hayvanın dokuları ya donarsa? Buz kristalleri bu dokuları tahrip ederse?

Burada da gene Rabbimizin sanki bir perdesiz tedbirini daha görüyoruz. Öyle ki, hayvanın zerrelerine kadar varan bir tedbir: Kış uykusuna yatan hayvanların vücut sıvıları, yüksek molekül ağırlıkları olan kimyasal maddelerle tutulurlar. Bu yüzden hayvanın vücudu, dışarıdaki su gibi hemen donmaz. Ancak daha düŞük derecelerde donar. Böylece zarar görmeleri önlenir.

Bütün bu saydıklarımız, küçük sincap faresinin kendi isteği ve gücü dışında meydana gelen fizyolojik değişikliklerdir. Amma Cenab-ı Hak, bu minicik hayvandan da açlıktan ölmemesi ve soğuktan donmamâsı için gayret etmesini ister. Evet her canlı, hayatının devamı için aklının ve gücünün yettiği nispette çalışmalıdır. Biz buna fiili dua diyoruz. İlâhî yardım, acz ve zaaf nispetinde gelir.

Yumurtadan henüz çıkmış civcivler ne kadar zayıf ve acizdir. Amma o korkak anne tavuk da, o nispette şefkat kahramanı kesilir. Yavrularını korumak için insanın üzerine bile atılır. Yavruları büyüyünce bu şefkat gider. Hatta onları kovalamaya ve dövmeye bile başlar!

Evet, Rabbımız bizden, de her işte gücümüzün yettiği nispette çalışmamızı ister. Çiftçi önce tarlasını sürecek, gübresini koyacak, tohumunu ekecek… Gereken bütün tedbirleri alacak, sonra kerim olan Rabbımız da rahmetini indirecek, bir tohumu yüz yapacak.

İlâhî yardım acz ve zaaf nispetinde gelir demiştik. Madem ki bizim küçük sincap faresinin açlıktan ölmemek ve soğuktan donmamak için bazı şeyler yapmaya gücü yetiyor. Rabbim da bunu ondan isteyecektir. Zaten bizim sincap faresi ve diğer hayvanlar da bunu yaparlar. Ya kendileri kazarak, yada arayarak sıcak ve rahat bir çukur bulurlar. Bu çukurda sıcaklık, donma derecesinin üzerindedir. Bunun için yaprakları veya başka malzemeler kullanırlar. Böylece yuvanın soğumasını önlerler. Hayvanların yaptığı bu tip yuvalara ” Hibernakulum ” denir.

Eğer yuvada sıcaklık, sıfır derece olan donma derecesinin altına düşerse, hayvan uyanır. Vücutlarına depoladıkları yağdan dahâ fazla harcayarak bütün sistemlerini çalıştırırlar. Böylece sıcaklıklarını normale çıkartırlar. Eğer bunu yapamazlarsa soğuktan donarak ölürler.

Burada dikkat edilecek husus şu: Hayvan, henüz, vücuduna depoladığı yağı bitirmeden ölmektedir. Yani ölüm, doğrudan doğruya açlıktan değildir. Asıl sebep soğuktur.

Amerika’da bazı sincaplar her on günde bir uyanırlar. Bunu sık sık yapmamaları onların avantajıdır. Çünkü uyanık oldukları on birinci günde, uykuda geçen on günde kullandıkları kadar enerji harcarlar.
Top