2010 yılı Mayis ayı konuları

2010 yılı Mayis ayı konuları

Sigara, alkol veya madde kullanıyor musunuz?

  • Arif

* Sigara kullanıyorum
* Alkol kullanıyorum
* Madde bağımlısıyım
* Sigara ve alkol kullanıyorum
* Sigara, alkol ve madde bağımlısıyım
* Herhangi birini kullanıyordum fakat bıraktım
* Hayır hiçbirini kullanmıyorum

Astronominin Tarihi

  • Arif

Ortaçağ

Çeviriler yoluyla Yunanlılardan alınan bilimlerden birisi de astronomidir. İslâm Dünyası'nda astronomi, Aristoteles'in bilim anlayışının etkisi ile matematiğin bir dalı olarak benimsenmiş ve bu nedenle Güneş, Ay ve diğer beş gezegen ile yıldızlara ilişkin gözlem verileri, hareketli geometrik düzeneklerle anlamlandırılmaya çalışılmıştır.

İslâm Dünyası'nda astronomlar, birbirleriyle bağlantılı olan iki tür etkinlik üzerinde yoğunlaşmışlardır: Hem gözlem aletleriyle gökyüzünü gözlemlemişler hem de gözlem verilerini hareketli geometrik düzeneklerle anlamlandırmaya çalışmışlardır. Bunlardan ilki, gözlemsel astronominin alanına girmektedir ve bu konuda İslâm astronomları, belki de gözleme daha yatkın olan bilim anlayışlarının bir sonucu olarak Yunanlılardan daha derin izler bırakmışlardır.

İlk gözlemevleri onlar tarafından kurulmuş, gözlemlerin dakikliğini arttırmak için yeni gözlem araçları ve gözlem teknikleri geliştirilmiştir; hatta bu amaçla, açıların ölçümünde kirişler yerine yeni bulunan trigonometrik fonksiyonlar kullanılmaya başlanmıştır. Ancak kuramsal astronominin alanına giren ikinci etkinlikte, aynı ölçüde başarılı olduklarını söylemek olanaksızdır.

Tekerleğin İcadı

  • Arif

Tabiatta hiç bir örneğine rastlanmadığı halde, bize son derece doğal gelen ve modern tekniğin ekseni olacak kadar önemli bir icadı, tekerleği de Güneybatı Asya'ya borçluyuz.

Elimize, tekerleğin hangi tarihte icat edildiğini gösterecek hiç bir belge geçmemiştir. Ancak bu aracın günümüze en eski çağlardan geldiği de kesindir. Amerikalı arkeolog Speiser, Gawra'da, M.Ö. 3.000-2.500 yıllarının kalıntılarında tekerleğe rastlanmış; İngiliz meslektaşı Woolley de Ur'da, M.Ö. 2.950 yıllarından kalma mezardan bir tekerlek çıkarmıştı. Ne gibi bir ihtiyacın bu icada yol açtığı kesinlikle bilinmiyor. General Frugier'nin ilginç ve inandırıcı varsayımına göre; Yontma Taş Çağı'ndan başlayarak insan, avladığı hayvanı, kaya parçaları gibi bazı şeyleri taşıma ihtiyacını duymuştur. Bu soruna çare ararken, kesilmiş bir ağacın yuvarlandığını, böylece taşımayı kolaylaştırdığını fark eden insanlar yüklerini iki ağaç kütüğünün üzerine koymayı akıl ettiler. İngiliz tarihçisi Maccurdy'ye göre; tekerleğin atası, tomar denilen silindir biçiminde durulmuş kağıt ya da deridir. Bu gelişmeyi kazılar da doğrulamaktadır. Yapılan kazılarda Sümer ülkelerinde, M.Ö. 3.000'den kalma kızaklar ve arabalar çıkartılmıştır.

Dengeli Beslenme Önerileri

  • Arif

Doymuş yağ (tere yağ, kuyruk yağı) oranı yüksek besinleri daha az tüketin. Yeterli miktarda doymamış yağ (ay çiçek, mısırözü, soya, fındık, zeytin yağı) almaya dikkat edin. Yarım yağlı süt, yağsız yoğurt tüketin.Yağlı kırmızı et yerine yağsız et, kuru baklagiller (nohut, mercimek, fasulye gibi) balık ve tavuk tercih edin. Süt ve süt ürünleri de (yoğurt, peynir vb.) tüketilmeli fakat bunlarında az yağlı olmalarına dikkat edilmeli.Yemeklerinizi haşlama, fırında pişirme veya ızgarada pişirme yöntemleriyle pişirirseniz yemeğe eklenecek yağıda azaltmış olursunuz.

Aşırı şekerli gıdalardan kaçınmalı ve hatta çay, kahve gibi içecekler şekersiz içilmeli veya şeker miktarı azaltılmalıdır.

Gıdalardan aldığımız günlük tuz miktarı 6 gr.ı (bir tatlı kaşığı) geçmemelidir. Bu miktara yemeklerden, ekmekten, içeceklerden aldığımız tuz miktarı dahildir. Tuz tüketimi ile yüksek tansiyon arasında ilişki bulunmaktadır. Yüksek tansiyonu olanlar doktorlarının tavsiyesine göre ya hiç tuz kullanmamalı yada miktarını azaltmalıdır.

Hiç Depresyon Geçirdiniz mi?

  • Arif

* Evet ergenlik döneminde geçirdim
* Evet genç yetişkinlik döneminde geçirdim
* Evet yetişkinlik döneminde geçirdim
* Evet sürekli depresyon geçiriyorum
* Hayır hayatımın hiçbir döneminde depresyon geçirmedim

“Kânun”un tarih içindeki gelişimi

  • Korkut

“Kânun”un tarih içindeki gelişimi :

“Kânun”un bazı kaynaklara göre büyük Türk bilginlerinden FARABİ (870-950) tarafından icat edildiği söylenmektedir, aynı kaynaklar FARABİ’nin “Kânun”üzerinde çeşitli değişiklikler yaptığını da öne sürmektedir.

Ancak, antik çağda Mısır ve Sümerliler tarafından kullanıldığını gösteren bazı tarihi belgelerden başka eski bir Arap rivayetine göre de “Kânun”u, İbn-i Hallegan’ın icat ettiği ve bu bilginin Horasanlı Bermek ailesinden olup Musul’un Türklerle meskun İrbil şehrinde doğduğu söylenmektedir.

Bir efsaneye göre de : Bir ağacın üzerinde ölen kuşun, ağacın dallarından aşağıya sarkan kurumuş bağırsaklarının rüzgarın etkisiyle çıkardığı seslerden esinlenerek “Kânun”un bulunduğu söylenir. Evliya Çelebi seyahatnamesinde, “Kânun”un meşhur üstadlardan Ali Şah tarafından icat edildiğini ve Revanlı Mirza Haydar Bey ile Cağalazade Mustafa Bey’in “Kânun”hakkında bilgi sahibi olduklarını yazar.

Dünya tarihi (Kronolojik tarih şeridi)

  • Korkut

İ.Ö. 8500-7000, Ortadoğu'da çiftçiliğe geçiş

İ.Ö. 3500-3000 Dicle-Fırat ve Nil vadilerinde uygarlığa geçiş

İ.Ö. 4000-3000, Uygarlığın Sümer'de doğuşu

İ.Ö. 3000 sabanın icadıyla insanların tarımda hayvan gücünden yararlanmanın yolunu bulmaları

İ.Ö. 3000 dolayları, yazılı kayıtların başlayışı

İ.Ö. 2000'den az önce, Mezopotamya çevresindeki bölgelerde taşra uygarlıklarını kurmaya başlayan toprak aristokrasilerinin doğmasını kolaylaştıran koşulların oluşması.

İ.Ö. 1700 dolayları, Hammurabi tarafından insanlığın ilk yasa derlemelerinin çıkarılışı.

Göz sağlığınız için bilgisayar kullanımına dikkat!

  • Arif

Zengin, göz bozukluğu derecesinin artmasında doğrudan rolü olmayan bilgisayarların, göz doktorlarına en fazla başvurma nedenleri arasında yer alan göz kuruluğunun başlıca nedeni olduğunu vurguladı.

Günümüzde hemen herkesin, günün birkaç saatini bilgisayar başında geçirir duruma geldiğini dile getiren Zengin, bunun göz kuruluğuna bağlı şikayetlerini önemli ölçüde artırdığını bildirdi.

GÖZ YUKARINDA, EKRAN AŞAĞIDA OLMALI

Bilgisayara uzun süre bakıldığında göz yüzeyinde kuruma meydana geldiğini belirten Zengin, şunları kaydetti:

“Göz kuruluğu yanma, batma ve kızarıklık olarak ortaya çıkar ve kişinin gündelik yaşamını, iş verimini olumsuz yönde etkiler. Bilgisayara uzun süre bakıldığında göz yüzeyinde kurumaya bağlı yanma, batma ve kızarıklığı önlemek için, ekran göz seviyesinden aşağıda olmalıdır. Çünkü, göz hizasından yukarıdaki ekrana bakan gözün kapağı daha fazla açılacağı için, kuruma daha fazla olur. Bilgisayar ekranı eğer göz hizası ya da biraz aşağıda olacak şekilde konumlandırılırsa, göz kapağı daha az açılacağı için göz kuruması daha az olacaktır.”

Mimar Sinan'ın Hayatı

  • minare

Türk, mimar. Dünyanın en büyük yapı sanatçılarından biridir. Kayseri'nin Ağırnas köyünde doğdu, 17 Temmuz 1588'de İstanbul'da öldü. Doğum tarihi kesin değildir. Ailesine ve yaşamına ilişkin kimi zaman yetersiz ve çelişkili bilgiler, çağdaşı Sâi Mustafa Çelebi'nin onun ağzından yazdıklarına, mimarbaşı olduğu dönemden kalan yazışmalara, kendi vakfiyesine ve yazarı bilinmeyen belge ve kitaplara dayanmaktadır. Kaynaklara göre Sinan, I. Selim (Yavuz) padişah olduktan sonra başlatılan ve Rumeli'de olduğu gibi Anadolu'dan da asker devşirmeyi öngören yeni bir uygulama uyarınca 1512'de devşirilerek İstanbul'a getirildi. Orduya asker yetiştiren Acemi Oğlanlar Ocağı'na verildi, 1514'te Çaldıran Savaşı'nda 1516-1520 arasında da Mısır seferlerinde bulundu. İstanbul'a dönünce Yeniçeri Ocağı'na alındı.

Sağlıklı yaşam için en kolay spor yürümek

  • bilge

Bugün teknolojinin sağladığı geniş imkanlar; insanımızın hayat standardını yükseltmesine rağmen otomobillerin yaygınlaşması,internet ağının büyümesi vs. bizleri hareketten uzak, daha hantal bir hayata sürüklemiştir. Oysa sağlıklı bir hayatın temel şartlarından birisi, hareket halinde olmak ve yürümeyi gündemimizin içine almaktır. Hareket sistemi ve kalp-damar hastalıklarının oluşmasında hareketsizlik önemli rol oynamaktadır. Sağlıklı ve kaliteli yaşam için yürüme herkesin en rahat yapabileceği sporlardan birisidir.

- Yürüme, özel bir alan ve ekipman istemez.
- Tek başına yürünebileceği gibi arkadaş grubu ile de yapılabilir.
- Yürüyüş ortamının sessiz sakin olması önemlidir.
- Seçilen alanda iki kişi yan yana yürüyebilmeli, trafik engeli olmamalıdır.
- Yürümede belli bir tempo olmalı, gezinti yapar gibi yürünmemelidir.
- İki arkadaş yürüme sırasında birbiriyle rahatça konuşabilmeli, yürüme sırasında nefes nefese kalmamalıdır.

Osmanlı Mimarisi ve İç Mekanlar

  • sema



Osmanlı mimarisi basit, kullanışlı, ince, zarif, vakur ve heybetlidir. Muhteşem saray tipi XIX.asırda Batı'dan gelerek girmiştir. Bununla beraber Allah adına yapılan camiler tamamen abidevidir. Camiler çevreleri bir sürü sosyal müessese ile örülür ve bir "külliye" teşkil ederler.

Osmanlılar fevkalâde imarcıdır. Yapıları kendi medeniyetine ait olmasa bile ihtimamla korur. İmar görülmediği hiçbir imparatorluk köşesi yoktur. Dişinden tırnağından arttıran mütevazı mahalle zenginleri bile, bir mescid yaptıramadığı takdirde bir çeşme yaptırır veya bir mektep tamir ettirir. Toplum anlayışı fevkalâde güçlüdür. Kendilerinden sonraki nesiller içinde şefkat fikri çok gelişmiştir.

Osmanlı Hukukunda Vatandaşların Temel Hak Ve Hürriyetleri

  • Selim

Osmanlı Hukukunda Vatandaşların Temel Hak Ve Hürriyetleri Ve 1839 Tarihli Tanzîmât Fermanı

Prof. Dr. Ahmed AKGÜNDÜZ

Önemle arz edelim ki, günümüzde bilinenin ve bize okullarda öğretilenin tersine, insana ve onun hak ve hürriyetlerine olan saygının tarihî gelişimi açısından, Batı ile Doğu ve daha doğrusu Osmanlı Devleti ile diğer çağdaşı olan devletlerin durumu, %100'e varan nisbette birbirinden farklıdır. Kamu hukuku kitaplarında anlatılan ve öğretilen, insanların hak ve hürriyetlerine ait gelişmeler ve hatta biraz sonra kısaca bahsettiğimiz 1215 tarihli İngiliz Magna Carta'sı ile Fransız 1789 tarihli inkılâbının bu açıdan arz ettiği önem, sadece Osmanlı Devleti dışındaki ve daha doğrusu İslâm ülkeleri dışındaki devletler açısından doğrudur. Bazı iddiaların tersine, 1839 tarihli Tanzîmât Fermanı, 1856 tarihli Islahat Fermanı ve 1876 tarihli Kanun-ı Esasî, insana ait hak ve hürriyetleri ilk defa kabul etmemiş, belki eskiden beri var olan bu hak ve hürriyetleri sadece yazılı hale getirmiştir. Bu husus, çok önemlidir. Özellikle yükselme devrinde, Osmanlı Padişahlarının hukuka karşı duydukları saygıları ve adaleti icradaki titizlikleri, inkâr edilemez tarihî bir hakikattır. Bir devlet, kuvvet kanunda olduğu müddetçe ayakta durur; aksi takdirde yani kanunun kuvvette olması durumunda, devlet, kudret ve kuvvetini kaybeder.

Annenin beslenmesi ile çocuğun sağlığı ilişkili

  • Elvan

İngiltere’de yürütülen bir araştırma, hamilelikte sağlıklı beslenmenin önemini bir kez daha ortaya koydu.

Anne adaylarının beslenme tarzıyla, çocuklarının sağlıklı yaşam sürmesi arasındaki bağ, değişik araştırmalarla her geçen gün bir kez daha güçleniyor.

İngiltere’de 2 bin anne adayının katıldığı araştırma, hamilelikte bol elma yiyenlerin çocuklarının astıma yakalanma riskini düşürdüğünü ortaya koydu. Buna göre, haftada 4 ya da daha fazla elma yiyen annelerin çocukları yemeyenlere oranla yüzde 50 daha az astım riski taşıyor.

Araştırmanın bir diğer parçasıysa hamilelikte omega-3 açısından zengin bir besin kaynağı olan balığı bol tüketen annelerin çocuklarını kapsıyor. Sonuca göre, haftada birden fazla balık yiyen anne adaylarının çocuklarında ilk 5 yılda, alerjik bir deri hastalığı olan egzamaya yakalanma olasılığı yarı yarıya düşüyor.

18. yüzyıl Osmanlı tarihçileri

  • Korkut

1. Mehmet Raşid (ö.1735) Tarih-i Raşid

1714-1721 yılları arasında sarayda vakanüvislik yapan Raşid, Halep ve Mekke kadısı olmuş, sonra da İstanbul kadılığında bulunmuştur. 1734’te Anadolu Kazaskerliğine (Osmanlı’da en yüksek ilmi rütbe, günümüzün adalet bakanı-Kadı ve müderrislerin atama ve tayin işleri ile ordu mensupları ile ilgili davalara ve devleti ilgilendiren davalara bakmaktan sorumlu olan kişi) tayin edilmiştir. 1735’te vefat etmiştir.

Naima’nın devamı niteliğinde 1660 ile 1721 yıllarına kadar olan zaman için esas kaynak teşkil edilen ve genellikle Tarih-i Raşid ismiyle anılan bir eser bırakmıştır.

Kakao beyne oksijen gitmesini sağlıyor

  • şirin

Kakaoda bulunan “flavanol”ün, beyine daha fazla oksijen gitmesini sağladığı belirlendi.

Amerikan Bilimsel Gelişmeler Derneği’nin yıllık toplantısında bir rapor sunan Nottingham Üniversitesi’nden Ian MacDonald, bir antioksidan olan ve kakao çekirdeğinde bulunan Flavanol’ün, beyine fazla oksijen gitmesini sağlamasının, ileri yaşlardaki bellek sorunlarını azalttığını söyledi.

Harward Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden Norman Hollenberg de, Panama’daki Kızılderili kabilesi “Cuna”lar üzerinde yapılan incelemelerde, kakaonun doğal biçimini tüketmelerinden ötürü benzer sağlık işaretleri gözlendiğini bildirdi.

Çikolatanın tatlı bir gıda olmasından ötürü ortaya çıkan kalori sorunundan ötürü, yoğun çikolata tüketimi tavsiye edilmiyor, kakao öneriliyor. Ancak kakaoların büyük bölümü de, verdiği keskin tattan ötürü, flavanol düzeyi azaltılarak piyasaya sürülüyor.

Top